24 Temmuz 2008 Perşembe

Yesilbulan

1894 yilinda Sivas’in Sarkisla ilcesi Sivrialan koyunde dunyaya gozlerini acan Asik Veysel Satiroglu, gunumuzuden 35 yil, ben dogmadan 3,5 ay once, zaten gormeyen gozlerini fani aleme de kapatti.

Veysel’in cilesi, asirlardir cefanin, yoklugun, zulmun eksik olmadigi Anadolu topraginda yeseren sayisiz anonim kahrin yaninda, ismini bulmus, dostlarin hatirladigi ve daima hatirlatacagi bir yasam oykusudur.

O dogmadan iki ablasini calan cicek hastaligi, Veysel 7 yasina gelince gozlerinin isigini almak uzere geri doner. Sadece kirmizi rengi hatirlar, en son kani gordugu icin belki de. Bir de yesili eliyle buldugu aktarilir.

Kor olduktan iki yil sonra teselli babinda biricik sevdasina, baglamasina kavusan Veysel, „olma“nin bedelinden habersizdir henuz.Abisi ve arkadaslari cepheye gidince yalnizlik yakasina yapisir. Yardima muhtac olusu yuzunden uzak bir akrabasi ile evlendirilir, bir oglu olur. Dogumdan on gun sonra oglunu, daha sonra anne ve babasini kaybeder.

Gun gelir, bir de kizi olur. Kizi 6 aylikken karisi Veysel‘i hasta yataginda birakip, ev isine yardimci olmasi icin yanlarina aldiklari azapla kacar. Iki sene sonra da kizini alir elinden hayat.

Boylesi bir bedel ancak sazin sozun destegiyle odenebilir. Ari Turkcesi ile Alevi kimliginin de mutlaka etkisi altinda, dunyanin fani, muradin yalan, Takdir-i Ilahi karsisinda insanin aciz oldugunu okur durur.

Ifadede yalin, manada agir misralari ve cefa yuklu ezgilerinin sirrini Koy Enstituleri’nde ogrencileri ile bir nebze paylasan Veysel, Anadolu’ya has asik geleneginin son buyuk kalesi sayilir.

Yakinlarina gore Asik Veysel’in baslica iki ukdesi askere alinmamis olmak ve Kemal Pasa ile tanisamamis olmaktir. Gerisine katlanilir: Istanbul’da gozlerinin acilmasi teklifini reddeder, sebebi sorulunca, „Simdiye kadar kafamda bir yuva kurmusum. Gozum acilirsa, o yuva dagilir” cevabini verir.

Veysel’e gelecek nesillere vasiyetini sormuslar. Azim, demis. Nitekim ilk evliligindeki bahtsizligindan yilmayan ozan ikinci evliliginde sicak ve kalabalik bir yuvaya kavusmus. Kavusmus amma, sadik yarini kara toprak ilan eden asik, aradigi dert ehlini baska bir yuvada bulmus olsa gerek:

Veysel'in derdine bulunmaz çare
Etseler vücudun hem pare pare
Bir arzuhal sundum hakiki yare
O yar gelip yaralarım saracak

En guzel turkusune „Sen bir ceylan olsan, ben de bir avci“ diyerek baslar Veysel.
Ceylan kendisidir aslinda, avci da iste o hakiki yar.Kemal Pasa’ya ve hakiki yare kavustugun kara topragin bol olsun Yesilbulan…

SerkanT

Hiç yorum yok: