
İşte müzik adamı olmak böyle bir şey…Sahip olmak ve soylu bir biçimde sahip çıkmak, adam gibi…Etkilenmemek ne mümkün? Neyse biz Oğul Selçukla ilgili üç beş düşüncemizi ana fikir stilinde yazalım ve eyvallah diyelim, zira bu konuda ilim sahibi değiliz yazacaklarımız da doğrulardan çok kalbi yansımamızdan ve uzun zamandır dinlememiş olanlar varsa onlara “hadi, yine yeni yeniden Timur Selçuk” hatırlatması yapmamızdan ibarettir.
Timur Selçuk’un nereden baksak yarım asırlık bir müzik geçmişi var…Sığdıramadığı şey yok gibi küçük gövdesine…Bestelemiş, çalmış, söylemiş diğer müzisyenlerden farklı olarak tiyatro ve oyun müzikleri yapmış üzerine filmleri eklemiş, bu kanallardan çok beslenmiş….Her bir sanat dalını duyumsamış gereğince notalarla onlara eşlik etmiş… Müzikte yeniliklerin peşine düşmüş ve bizzat uygulamaktan hiç çekinmemiş..Bedeninin her hücresi bir orkestra edasıyla müzikle uğraşmış…Şarkı söyleyen ama söylemeyi beceremeyen kişileri sevememiş…Müziği ticaret olarak görmemiş, görenleri ciddiye alamamış…Müzik için mücadele veren bir komutan edasıyla sık sık iddialı kelam etmiş ve kan emicilerin,yeteneks izlik tacirlerinin un kapanı kabusu olmuş…Birlik olalım, özümüze dönelim, iyi vatandaş olalım, kültürel mirasımıza sahip çıkalım derken satır aralarında hep anti amerikancılık gütmüş…İşin bu kısmını belki de yeterince yüksek sesle dile getirmemiş ama bilen bilmiş duyan duymuş (bu noktada kendine has Müslümanlığı ve iman gücüne duyduğu bağlılığı kavrayabildiğimi söyleyemeyeceğim, bazı çıkmazları bu tanımlarının etkisinde filizlenmiş olabilir, kim bilir)…Hık demiş babasının burnundan düşmüş tavırlarına her geçen gün daha çok yakınlaşmış, yakınlaştıkça büyük harflerle yerine yerleşmiş… Anlamayı yargılamaya ve mahkum etmeye tercih etmiş….Nazımı, Atilla İlhan’ı, Ümit Yaşarı vs içine çekmiş ama sindirmeden bırakmamış, üzerlerine bir şey koymadan yenileştirmemiş…Cesaret etmiş, cesaret vermiş…İyi ki yazmış…İyi ki söylemiş…
Bence içimize iz bırakanlardan en bıçkını…Doğruyu söyleyip köyden kovulanlardan en yaramazı….Bu kadar hareketliliği ve sert üslubu tarifsiz bir asaletle taşımak zannımca herkesin harcı değil…Konu belki yerine tam oturmadı ama ben noktamı koyup eve giderken onu dinleyeceğim, hayatı anlamak için…Kömür dumanıyla tütsülenmiş akşama daha yaşayarak devam edebilmek için….Çığlık çığlığa şarkılara eşlik edip kadehimi daima kendisinin sağlığına kaldırmak suretiyle pek tabii….Bugün, yarın ve daima kıymetinin bilinmesi umuduyla.... .
İrem
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder