13 Ağustos 2008 Çarşamba

"O safak vaktinin cihangiri"


Cinucen Tanrıkorur....

"20 Subat 1938'de Fatih-Mutaflar'da dogdu. Babası Zafersan Tanrikorur, ogluna kendi isminin Kazan Turkcesindeki tam karşiligi olan ve "galib, muzaffer" anlamina gelen "Cinucen" ismini koydu."

Rahmetlinin babasi da bizlere anlattigi kadari ile tam bir Turk munevveri idi.

"Daha ilkokul caglarinda, Sultan III. Selim'in Suzidilara makamindaki yuruk semaisini okuyor, Mehmet Akif'in "Canakkale Sehitleri'ne isimli mersiyesi ile birlikte Yahya Kemal, Mehmet Emin Yurdakul ve Nihal Atsiz gibi sairlerin şiirlerini bastan asagi ezbere okuyabiliyordu"

Hocam her konserini ezbere gecer asla notaya ihtiyac duymazdi. (Tum notalarini kendisi yazardi. Matbaada basilan notalardan cok daha estetik ve musiki nazariyati bakimindan da mukemmel derecede olan notalar uretirdi, essiz bir notistti.) Hatta Ozan gelenegini Klasik uslupta yasatir, okuyacagi her eserden once mutlaka guftesini de okurdu.

"1989 yilinda, irsi olan bobrek hastaligi dolayisiyla Kultur Bakanligi tarafindan ABD'ye gonderildi ve burada 117 eser besteledi. (Toplam 505 eseri mevcuttur) Ayrica bu sure icerisinde Maryland ve
Princeton universitelerinde ornekli iki konferans vermis, iki buyuk makale yazarak Turkish Music Quarterly dergisinde yayinlanmis, hocası Garino'nun tavsiyesine uyarak ogrendigi eski yaziyi gelistirmek icin dostlarina eski harflerle surekli mektup yazmis, dahasi, ABD'li hattat Muhammed Zekeriya'dan hat dersi almistir. Bu donemden sonra hastaligi surekli artan Tanrikorur, toplam sekiz ameliyat gecirmistir ve bunların ucu ise henuz mimarlik ogrencisiyken yakalandigi kanser sebebiyledir"

O safak vaktinin cihangiri adlı belgeselde Hocam Aleaddin Yavasca; "Cinucenin hastaliklarindan herhangi bir tanesine icimizden biri ducar olsa yasamaktan vazgecerdi" demislerdir.

O ise bu hastaliklari bile Yaratandan gelen bir lutuf olarak gordu uretmek adina kendine şevk saydi.

Ingilizce, Fransizca, Italyanca, Latince ve Arapca bilirdi. Bircok Arap ulkesindeki universitelerde konservatuar bolumleri kuracak kadar Arapca bilmesine ragmen Tanrikorur tum ozgecmislerinde bu dilde kendisi icin Az bilirdi diye yazmistir. Benim kendi kanaatimdir ki bu dillerin tamaminda yazili eserler vermis olan Hocam Arapca makaleler yazmadigindan ya da yazdi ise de yeterli bulmadigindan bunu yapiyordu.

Batili anlamda ilk ud metodunun sahibidir.

Ud dunyasinda Cinucen Bey bir ekoldur. Sadece ulkemizde degil, dunyanin her yerinde bu saza meraki olanlarin yolu bir gun Cinucen Bey'e rastlar. Sadece icra anlaminda degil, Ahlak ve kultur anlaminda da yetistirirdi ogrencilerini. Asla para iliskisi olmazdi. "Parasiz ogrendigim bir seyi para ile ogretemem" derdi.

2000 yilinda aramizdan ayrilan Cinucen Bey'in esi olan Barihuda Hanım sonradan musluman olmus, Jameika asilli bir Amerikalidir. Kendisinin Turk musikisine ve kulturune hizmeti buyuktur. Mevlana uzerine yazilmis en ayrıntili calisma ona aittir ve yakinda Kultur Bakanliginca yayinlanacaktir. Bir yazimizda da Barihuda Hanimi anlatacagim sizlere.

Once adam gibi adamdi. Cok ustun bir zekasi ve birikimi vardi. Benim bir biyolojik babam var. Cinucen Bey benim manada Babam di. Rahmetle aniyorum.

Fakir, Pur Hata Evren

Hiç yorum yok: