
Upton Sinclair ABD'de yasamis, dunyayi, hic olmazsa ulkesini degistirmeye calismis bir sosyalisttir. Sonradan nedense yanan sosyalist bir koloniyi dahi kurmus rivayete gore. Yazar, ilk olarak orjinal adi The Jungle olan, dilimize Chicago Mezbahalari adiyla cevrilen kitabiyla unlenmistir. Bu kitabi yazmak icin isci kiliginda mezbahalara girmis ve orada hukum suren insanlik disi calisma kosullarini roman yapmis, kitabin bir kopyasini da Baskan Roosevelt'e postalamistir. O donemde ortaligi ayaga kaldiran roman uzerine yasalar cikarilarak ilgili kosullar duzeltilmeye calisilmistir.
Bir yoruma gore Sinclair arastirmaci gazeteciligin babasidir, ilhamidir. Almanya'yi biraz bilenler, benzer bir cizgiyi halen hayatta olan Günther Wallraff'ta animsayacaklar. Wallraff yabanci iscilerin Almanya'da cektigi cileyi ortaya cikarmak icin 80'lerin basinda Türk isci kiliginda cesitli isyerlerine girip deneyimini En Alttakiler kitabiyla kamuoyuna aktarmisti. Babasinin bir Ford iscisi olmasi kaderin bir cilvesi olabilir mi acaba?
Gelin biz yine Sinclair'e donelim. Yazarin dilimize Sanayi Krali adiyla cevrilen, orjinal adi The Flivver King olan romanini mercek altina alalim. Ingilizce ogreten bir Ingiliz arkadasa yahu bu Flivver ne demek, sorusunu yonelttigimde cevabi, nece ki o, olmustu. Meger Amerikan argosuymus, eski model, ucuz, kucuk araba demekmis. Ilk, Tin Lizzie (yillar sonra ogrendik Thin Lizzy nereden cikmis) diye de bilinen Ford'un T modeli bu isimle anilmis. Dilimize kabaca "kulustur" seklinde cevirebilsek de bu kavramin ceviride yarattigi edebi ve felsefi boslugu doldurmak epey zor. Nedenini merak ederseniz, sabirli olun, bu metinde o sizi bulacaktir nasilsa.
Sanayi Krali, Henry Ford'un imparatorluk kurma oykusunu hayali bir iscinin uydurulmus yasam oykusuyle donusumlu olarak anlatir. Bariz mesaji, fabrika duzeninin, kayan bantin, vesairenin meslek erbabligini oldurdugudur. Genel ekonomi icin olumlu gibi gelse de aslinda insanligi ekarte edip robotlugu toplumsal hayata meslek kisvesinde sokan ucube bir cozumdur bu akim. Ve maalesef dunyaya hukumdar olur. Ote yandan bence Henry Ford'un deneyimi daha ilginc bir mesaj tasimaktadir goren gozlere: kral olmanin bedelini.
Romanin basinda "Sokagin asagisinda bir adam var, atsiz yuruyen bir araba yaptigini soyluyor" cumlesiyle Henry Ford'un mucit ruhu mujdelenir. Henuz saftir yuregi Henry'nin. Gunduzleri elektrik fabrikasinda calisip geceleri izbe bir garajda araba motoru gelistirmeye harcar vaktini, enerjisini ve sofrasindan arttirdigi parayi. Mahallelinin, bu manyak herif ve garaji ne zaman havaya ucacak acaba, diye dusundugunu bilir ve umursamaz. Bir hayali vardir ve yasamin anlamini bu hayali gerceklestirme umudunda bulur.
Bu hayalin en seker yani toplumsal kaygisidir. Henry zenginler icin bir oyuncak degil, halk icin bir kolaylik icat etme durtusuyle yola cikmistir. Nitekim hayatinin onemli bir bolumunde bu yuzden para babalariyla kavga eder, sermayesine mecbur oldugu icin sirketine ortak aldigi rantiyeleri firsatini bulur bulmaz kovalar, ellerindeki hisseleri geri alir. Onlar da zaten Henry'ye bir zamanlar mahallelisinin yaklastigi tarzda yaklasiyor, bir arabayi bir sonraki yil daha pahaliya satisa cikaracagina daha ucuza cikarmasini var gucleriyle, agir bir dille elestiriyorlardir ama Henry nuh der peygamber demez. Gomunist olmasinin onundeki tek engel kibiri midir?
Isin tuhafi, tezinde hakli cikar, kapitalist pazari sosyalist bir cizgiyle fetheder. Tek tipi birak, tek renk (siyah) araba uretir, begenmeyen almaz kardesim, diye kesip atar. Eskiden saganak yagmur altinda saatlerce pedal cevirerek ise giden vatandasin, ayagini yerden kesen gosterissiz mucizeyi flivver diyerek asagilamasi toplumsal nankorluk mudur Ziya? Hos, gokten Isa peygamber inip, Henry, arabalari biraz daha cancanli yap, dese, yine yolundan donecek degildir. Topluma acidigindan degil, dogru-yanlis inanci yuzundendir bu tavir. Vicdanlidir Henry ama acima degil adalet kaygisiyla!
Ne devrimlere imza atmaz ki kral! Iscilere muazzam prim verir, tabii onun arabalarini alabilsinler diye. Bir sosyal servis kurar, tanrisiz bir dini servis gibi, yardima ihtiyaci olanlara yardim eli uzatir, tabii adam olma sartiyla, yani ickici, kumarci, sahtekar, vs. olmayacaksin. Aile babasiyim ve isimde gucumdeyim ama gelirim bazen yetmiyor mu dedin, melekler hemen yardimina kosar. Ancak gun olur devran doner, Henry kralligi da asar, bir numarali imparator olup cikar, butun o faydali isler de kotuye kullanilir.
Bir zamanlarin yardimlasma dernegi siluetindeki Ford Imparatorlugu giderek bir korku imparatorluguna donusur. Ford korumasiz dolasamaz, sendikalilar takip edilir, iscilerin hakkini savunanlar ya isten cikarilir, ya karanlik sokak aralarinda olesiye dovulur. Henry ise ulasilmaz olup cikar. Guvenlik sefi ve adamlari, onumuze gelen bir tekme siariyla Henry'yi eskiden bir parcasi oldugu toplumsal hayattan izole eder. Tabii Henry'nin rizasiyla. Yazar Henry Ford'u kapitalist bir domuz haline getirerek bitirir romani.
Naciz nazarimda Henry mucit, Ford sanayi krali. Romanin ozgun adi Flivver King dedik. Kasit T-modeline halk arasinda flivver denmesi midir sadece? Benim cevabim hayir Ziya, sasirmadin eminim. Sarkidaki gibi, Yes I blame this world for making a good man evil, diyor bence Sinclair. Kapitalizmin, serbest pazar ekonomisinin, rekabetin ve hatta insanin yerine gore pimli bir el bombasi olduguna dikkat cekiyor Sinclair, diyor bendeniz. Iste o pimin adi vicdan. Sen ki idealizminle bir kulusture can verdin, sen ki kendi cocuguna bilhassa bir kulustur olarak can verdin Henry. Seni dahi kaybediyorsak gonuller fatihi, oluru yok demektir. Ama insan, ama toplum, ama iktisadi sistem... Pimini cektin mi, bese kadar sayicaktin bi zahmet.
Serkan Taylan