4 Aralık 2009 Cuma

Yokluga Yolculuk

Topraklarimizin beserin yolculuguna en guzide katkisi midir bilmiyorum ama UNESCO tarafindan 2005 yilinda koruma altina alinan kultur mirasimiz Sema, bitmeye soyunan kezduren gonullerde ayri bir yer isgal etmesin de ne etsin?

Sema sevgiliyle bulusmak icin toplu olarak gerceklestirilen bir Mevlevi ayinidir. Cesitli tarikatlarda farkli isimlerde anilir, devran, zikr-i kiyam, gibi. Mevlana'nin sagliginda hicbir usule bagli olmadan icra edilen ayin, torunu Ulu Arif Celebi'nin cizdigi cercevede merasimlesmistir. Ancak semayi diger zikirlerden ayiran bir ozellik, zikir idaresi bulunmamasidir, zira hickimsenin yonetmesine gerek kalmayacak denli ozenle bestelenmistir. Denir ki, zikrin idaresi, Ayin-i Serif'in bestesidir.

Dervis yetistiren asitanelerin bir bolumunu teskil eden Semahane en basit haliyle uc kisimdan olusur. Züvvar maksuresi adi verilen ziyaretci bolumu korkuluklarla zikir alanindan ayrilir. Meydan-i Serif tabir edilen sema alani genelde dairevi veya sekizgen yapidadir. Ucuncu ve son bolum, calip soyleyenler icin ayrilan Mutribhane'dir. Semahaneye ayak muhurlu (sag ayak bas parmagi sol uzerinde), bas kesilmis (saga yikilip yuz kalbe donmus) olarak girilir. Devrana gecmeden evvel namaz kilinir, Mesnevi ve Kur'an okunur, salavat getirilir.

"Dondukce, etekler yelpazelenir
Dondukce, gonulde ask tazelenir..."

Mevlana'nin, sol ayagimiz seriatta sabit, sag ayagimiz yetmis iki milleti gezer, sozune paralel olarak semada direk adi verilen sol ayak yerden hic kesilmez ve bukulmez. Sag ayak sola (kalbe) dondurulerek atilir. Basini saga egip kalbe nazar eden semazen sag elini avcu acik sekilde kaldirir, ihsan edilen feyzi sol eliyle halka dagitir. Kendi etrafinda bir donuse cark denir ve semazen her carkta bir kez sessizce Ism-i Celal okur, yani Allah der. Yavas yavas tennureler acilir ve manevi yolculuk baslar.

Bu yolculugun detaylarini bilemeyecegiz ama hicbir ipucu yok da denemez. Yolculuk vesilesiyle dunya, ruya, varlik, yalan ve sehvetten kacilir, cunku bunlarin insani Allah'tan uzaklastirdigi kabul edilir. Ben fakir hayalgucumle bunu insanin evrenle olan kutsal bagini hatirlama yolunda kendinden siyrilmasi olarak tahayyul ediyorum. Dervise gore sema kendinden gecen kisinin can sarhoslugudur. Nitekim yedi Ayin-i Serif besteleyen Dede Efendi'nin de, eserlerinin Hz. Pir diye de anilan Mevlana'ya ait oldugunu soylemesi, naciz idrakimda tevazudan ziyade meditasyona isaret ediyor.

Diyorlar ki, tasavvuf dort seviyedir. Seriat seviyesinde "Seninki senin, benimki benim". Tarikat seviyesinde "Seninki de senin, benimki de senin". Marifet seviyesinde "Ne benimki var ne seninki". Hakikat seviyesinde "Ne sen varsin ne ben". O halde biz de sozu pirine birakip haddimize donelim:

"Ben bilmez idim gizli ayan hep sen imissin
Tenlerde vu canlarda nihan hep sen imissin
Senden bu cihan icre nisan isteridim ben
Ahir bunu bildim ki cihan hep sen imissin"


Kayip Yolcu S.