
Carlsberg'in slogani da, probably the best beer in the world, haaa, en azindan bir ara oyleydi, yani muhtemelen dunyanin en iyi birasi. Demek ki reklam da bir yere kadar. Bazilari bunu, sana hayvan demek hayvana hakaret diye yorumluyorlar. Abartmamak lazim.
Muhtemelen dunyanin en iyi birasi ifadesi bir Turk icin ornegin bir Alman icin tasidigi anlami tasimayabilir. Turkiye'de yakin zaman kadar birkac bira markasi vardi, Efes tekel konumunda gibi bir seydi. Bunlar marka bak, dikkat cekiyorum, yani aslinda Turkiye'de pilsen tipi tek bira tipiydi. Pilsen bir Cek sehri olan Plzen'in meshur ettigi bira tipi. Evet, mesela Almanya'da her yorenin birasi ayri. Köln'de Kölsch icilir, guneyde Weizen (bugday birasi), yok siyah birasi, yok Asagi Ren'de Alt birasi derken bin turlu bira tipi ve bunlara tabi bin turlu marka vardir. Bunlar sehirlerin kisiligiyle birlesmistir, rekabet unsurlarindan olmustur.
Birinci agizdan dinledigim bir hikayeye gore gariban bir Turk ogrenci ilk defa geldigi Almanya'da bir grup Alman tarafindan once Köln'de alemlere sokuluyor, sonra Düsseldorf'a geciyorlar. Cocuk Düsseldorf'ta barmene gidip, aksam Köln'de digerlerinden duydugu, sieben Kölsch bitte cumlesini tekrarliyor. Barmenin cevabi sana yedi tane cakarim ama burada yedi kölsch bulamazsin. Bizdeki baciya kufretmek gibi bir sey.
Simdi biranin markasinin, tipinin, sehrinin, ulkesinin, kisiliginin bu denli farkli perde aldigi dunya sahnesinde, muhtemelen dunyanin en iyi birasi lafi cok onemli, guclu ve esprili bir ifade. Ama ben var ya ben, onu da asiyorum ve size dunyanin hakikaten en iyi birasini birazdan ilan ediyorum. Evet yapiyorum bunu, cunku Maldoror da yapardi aramizda olsa.
Frankofonlarin Bières d'abbaye, Almanlarin Abteibier, Hollandalilarin Abdiybier adini verdikleri Belcika birasi dunyanin en iyi bira sinifidir. Bu sinifta yaklasik 70 marka vardir. Bunlar arasinda manastirlarin buyuk tesislere (or. dunyanin en buyuk bira ureticisi Inbev, gecende Amerikan Budweiser'i da aldi 50 milyar dolara mi ne) teslim olup uretimi devrettigi markalar da (Leffe) hostur. Ancak kahramanimiz, 1862'den beri uretilerek (ki nispeten yeni sayilir) hala Trappist manastirlarin elinde kalan, bugun yilda 12 milyon litre kadar uretilen, ortalama %7 alkol oranina sahip Chimay. Bunu icmeden olmemek lazim arkadaslar, serbet Allah canimi alsin.
Lutfen ama lutfen bunu alip eve gotururseniz buzdolabina koymayin, cunku konmaz. 13 derece ideal isisidir, kiler isisi uygundur. Buz gibi icilmez. Kankalarla icerseniz her yudumdan sonra bir biraya bir birbirinize bakma ve gulumseme yan etkisine karsi hazirlikli olun, lezizdir zira.
Dort rengi bulunan Chimay'a kirmizi ile baslamanizi oneririm. Sevdiginiz biri varsa para biriktirin, onu Bruj (Brugge) sehrine goturun, orda Chimay icirin. Egosantrikler kendi kendine yapsin bunu. Ama kiyak orda bitmiyor.
Tum manastir biralari gibi Chimay'in geliri de sadece iyi (ulvi) amaclar ugruna kullanilir. Bunlarin baslicalari, manastir giderleri, yetimlerin bakimi, evsize suna buna sosyal yardimdir. Isin bu boyutu aldiginiz her yudumun keyfini daha da bir arttirir. Bir kadeh oksuzlere, bir kadeh de uyusturucu muptelalarina, bu kadeh yagmurda parkta yatanlara, ne kadar kader kurbani varsa o kadar icecez bu gece Jean Luc. Parayi cebe atan rahip olursa ona da helal olsun anasini satayim.
Chimay bulamazsan Trappist baska marka ic, Rochefort gibi, Westmalle gibi. Trappist bulamazsan devsirme manastir birasi ic, Leffe gibi, Grimbergen gibi, onu da bulamazsan herhangi bir Belcika birasi ic. Onu da bulamadin, Kölsch ic, tercihan Mühlen Kölsch.
Ha bir hirka bir lokma mi dedin, o vakit sen beni de astin. henuz demedim ama bir gun diyebilirim diyorsan guzel kardesim, su Chimay'i bir tatmadan ereyim deme. Ortak falan degilim yanlis anlasilmasin.
S to the T